Geleceğin muğlak ve belirsiz sularında yüzen bir gemi gibi, Tuğba’nın zihnindeki sorular hiç durmaksızın dalgalanıyordu. Bu belirsizliklerle başa çıkmak için sık sık falcıların kapısını çalması kaçınılmazdı. Ancak, bir gün, tarot kartlarının sırlı dünyasına adım atarken, korkunç bir lanetten habersizdi. Tarot masasının karşısına oturduğunda, geleceğini keşfetmek için sabırsızlanıyordu. Ancak, falcının uyarılarını göz ardı ederek kendi iç sesine kulak verdi. Sonuç ise karanlık bir girdaba sürüklendiği oldu. Kartların kehanetleri birer birer gerçekleşmeye başladı ve Tuğba, yaşamının kontrolünü kaybetmiş gibi hissetti. Falcının öngörülerini hatırladığında ise iş işten çoktan geçmişti. Artık kendi kaderiyle yüzleşmek zorundaydı ve kimseye yaşadıklarını anlatmadan yoluna devam etmek zorunda kalacaktı.