Hayatı boyunca hep “keşkeler” ve “pişmanlıklar”la dolu bir yolculuğa çıkan bir baba, yıllar sonra uzak kaldığı kızını çaresizce görmek, onun için hayatının en acı dolu anlarından biri olmuştur. Çünkü bilir ki, bu acının en büyük sorumlusu kendisidir. Yıllarca kızının hayatının dışında, neler olduğunu sadece uzaktan izlemek zorunda kalmış, ve şimdi kızının uyuşturucu bağımlılığı ile mücadele ettiğini görmek, onun yüreğini paramparça etmiştir. Hastaneden alıp yanına aldığında, önlerinde kırılganlık dolu, uzun bir yolculuk başlamıştır artık. Kızının yaşamında neler olup bittiğini uzaktan seyretmek zorunda kalmıştır, ve şimdi kızını uyuşturucunun karanlık pençelerinden kurtarmak zorundadır. Babalık duyguları, onu kızının elinden tutmaya ve yeniden ulaşmaya iterken, her adımda sadece onu ayıklığa ikna etmekle kalmaz, aynı zamanda kızının güvenini kazanmak ve yıllar boyunca zarar gören ilişkilerini onarmak için de mücadele eder. Her bir gün, geçmişteki hatalarını telafi etmenin ve kızının yeniden sağlıklı bir yaşamın kapılarını açmanın yollarını arar. Bu süreç, sadece kızının bağımlılığı ile mücadele etmekle kalmaz, aynı zamanda babanın kendi içsel mücadelesiyle de doludur. Kendini suçlama, yetersizlik hissi ve kızına verdiği zararın acısıyla baş etmek zorundadır.