1956 yılının soğuk bir kış günü, Rahibe Irene, Romanya’nın karla kaplı dağlarında bulunan Beyaz Manastır’ın önünde duruyordu. Dört yıl önce, bu manastırda yaşadığı korkunç deneyimler, hayatını sonsuza dek değiştirmişti. O gün, manastırın altındaki lanetli bir mezardan çıkarılan eski bir mezar taşı, karanlık bir varlığın serbest kalmasına neden olmuştu. Bu varlık, Valak adında korkunç bir iblisti. Valak, manastırda yaşayan rahibeleri ve rahipleri teker teker öldürmeye başlamıştı. Rahibe Irene, Valak’ı yenmek için mücadele etmiş ama sonunda yenilmişti.
Rahibe Irene, manastırdan kaçmayı başarmıştı ama Valak’ın hayaleti onu her yerde takip ediyordu. Irene, Valak’ın intikamını almak için geri döneceğinden korkuyordu.
İşte o gün, Rahibe Irene’nin korkuları gerçek oldu. Manastırdan gelen esrarengiz olaylar ve açıklanamayan ölümler, Irene’ye Valak’ın geri döndüğünün bir işaretiydi. Irene, geçmişiyle yüzleşmek ve Valak’ı durdurmak için bir kez daha Beyaz Manastır’a dönmeye karar verdi.