Yıllar boyunca sessiz sedasız görevlerini başarıyla yerine getiren, adı geçtiğinde bile yalnızca bir gölge gibi ansızın ortaya çıkan bir ajanın hikayesi bu. Sırlarla dolu bir dünyanın içinde var olmuş, kimliğini ustalıkla saklamış olan eski bir Rus casusu, bir gün tüm izleri silinmiş bir şekilde kaybolur. Bu kayboluş, ulusal güvenlik için büyük bir tehlike arz eder; çünkü kaybolan bu ajan, sadece sıradan biri değil, ülkenin en önemli devlet sırlarına vakıf biriydi. Hükümet yetkilileri, bu esrarengiz kayboluşun ardındaki perdeyi aralamak için harekete geçerler. Rus istihbaratı, bu gizemli ajanı “Gölge” olarak adlandırmıştır ve onun peşine düşmek için ellerinden geleni yapacaklardır. Ancak Gölge, kendi başına hareket eden biriydi ve izini kaybettirmiş olması, onun ne kadar tehlikeli ve dikkatli biri olduğunu gösteriyordu. Gölge’nin peşine düşen ekip, hızla uluslararası bir operasyon başlatır. Moskova’dan başlayıp İstanbul’a kadar uzanan bu yolculuk, zorlu ve ölümcül tehlikelerle dolu olacaktır. Gölge, her adımda izlerini kaybettirmekte ve avını kovalamak için her türlü numarayı kullanmaktadır. Ancak, Gölge’nin peşindeki ekip de boş durmamaktadır. Hem teknolojiyi hem de insan kaynaklarını kullanarak onun izini sürmeye çalışırlar. İnterpol’den gizli istihbarat ağlarına kadar birçok kaynak devreye girer. Ancak her seferinde Gölge, bir adım önde olmayı başarır. İstanbul’a vardıklarında, işler daha da karmaşık bir hal alır. Şehrin labirent sokaklarında, yeraltı dünyasının karanlık koridorlarında, Gölge’nin izini sürmek bir hayli zorlaşır. Ancak ekip, pes etmez. İnatla ve kararlılıkla ilerlerler, çünkü biliyorlardı ki bu operasyon sadece bir ajanın yakalanması değil, ulusal güvenliğin sağlanmasıyla ilgilidir. Her adımda daha fazla gerilim, daha fazla tehlike ve daha fazla sır ortaya çıkar.