Meltem ve küçük kızı Beril, şehrin bitmek bilmeyen gürültüsünden kaçıp, yemyeşil bir bahçeye sahip, iki katlı müstakil evlerinde huzurlu bir yaşam sürmektedirler. Günlerini gözlerden uzak, dingin ve keyif dolu bir şekilde geçiren bu anne-kız, dışarıdan bakıldığında mükemmel bir hayatın tadını çıkarıyor gibi görünmektedir. Gündelik hayatları sakin ve mutlu bir şekilde devam ederken, bu huzurlu tabloyu bozan tek şey, evlerinin eski bekçisinin beklenmedik anlarda ortaya çıkıp, onlara korkutucu hikayeler anlatmasıdır. Meltem’in içini sürekli kemiren huzursuzluk, kızı Beril ile birlikte gördükleri ortak kabuslar yüzünden giderek artmış ve hayatları adeta korkunç bir kabusa dönüşmüştür. Bahçelerinin bir köşesinde duran eski ve gizemli mezar taşı, bu korkuları daha da derinleştirmektedir. İlk başta huzur ve güven içinde yaşadıkları bu evde, zamanla kendilerini her geçen gün daha savunmasız hisseden aile, artık korku ve endişe içinde yaşamaya başlamıştır. Ancak, kabuslarının gerçek hayata sızmaya başlamasıyla birlikte, olaylar giderek daha da esrarengiz ve ürkütücü bir hale gelecektir. Bu beklenmedik ve gizemli olaylar, Meltem ve Beril’in hayatını altüst ederken, onlar da korku dolu bir girdaba sürüklenmektedir. Gölgelerin arasındaki tehlikenin ne olduğunu anlamak ve huzurlarını geri kazanmak için mücadele etmeleri gerekecektir.