Maddie’nin hayatı, fırtına öncesi sessizliği gibiydi. Her şey yolunda gidiyordu, ta ki o güne kadar. En yakın arkadaşıyla evlenmek üzere olan sevdiği adam, ona evlenme teklifi ettiğinde, Maddie’nin dünyası başına yıkıldı. Kalbi kırık ve hayal kırıklığına uğramış bir şekilde, Maddie bu düğüne nedime olarak katılmaya karar verdi.
İrlanda’ya doğru yola çıkarken, Maddie duygularını bir kenara bırakıp, bu düğünde mutlu görünmeye çalıştı. Gülümsemeye ve eğlenmeye çalıştı, ama kalbinin derinliklerinde büyük bir keder vardı. Bir gece, yıldızların altında gerçek aşk için dilek tuttu. Sabah uyandığında ise, inanılmaz bir şey gerçekleşti. Kendisini birdenbire gelinlik içinde, düğün töreninin tam ortasında buldu.
Fakat Maddie’nin şaşkınlığı daha yeni başlıyordu. Gerçek ruh eşinin, evlenmek üzere olduğu adamın kardeşi olduğunu keşfettiğinde, dünya adeta ayaklarının altından kaydı. Karmaşa ve şaşkınlık içinde, Maddie tuhaf ve komik bir maceraya adım attı. Kaderin cilvesi mi, yoksa tuhaf bir tesadüf mü? Bu sorunun cevabı ise, onu bekleyen çılgın olaylar zincirinde saklıydı.