Çocuk parkının neşesi, güneşin yumuşak dokunuşlarıyla daha da canlanırken, salıncakların keyifli sesleriyle dolup taşar. Ancak, bu mutlu sahnenin içine sinsice sızan bir karanlık var; bir trajedi. O, masumiyetin çığlığını bastıran bir vahşet. Toprağa yatırılmış beden, kanla kaplı, hayatın acı gerçeğini gözler önüne seriyor. Genç bir ruh, kafasında yaralı bir kanlı yara ile savaşırken, hayatının son nefeslerini veriyor. Ölümün soğuk nefesi, parkın neşeli hava akımını kesiyor, yerini derin bir hüzne bırakıyor. Ancak, bu trajik manzara sadece yüzeyin altında saklıyor, daha da dehşet verici bir gerçeği. En yakın arkadaşının titreyen ellerinde dumanı tüten bir silahı, donuk bakışlarla izliyor olması. Suçun çizgileri belirsizdir, masum sandığımız çocuklar, karanlığın içindeki canavarlara dönüşebilirler. Bu hikaye, ihmalin, yoksulluğun ve toplumsal dışlamanın çocukların masumiyetini nasıl çaldığını anlatıyor.