Teksas’ın güneşten kavrulmuş bozkırlarında, Ransom Canyon kasabası asırlık hesapların gölgesinde ayakta durmaya çalışır. Üç büyük çiftçi ailesinin hüküm sürdüğü bu kasabada, toprak bir kimlik meselesidir. Her karış arazi, yılların alın teriyle yoğrulmuş bir tarih taşır. Ancak rüzgârla gelen karanlık bir fısıltı, bu huzuru bozmaya kararlıdır. Staten Kirkland, kaybettiklerinin yüküyle insanlığından vazgeçmiş bir adamdır. Hayatındaki tek ışık, kasabanın dans salonunu işleten eski dostu Quinn’in gülümsemesinde saklıdır. Derken, kim olduğu bilinmeyen gizemli bir yabancı kasabaya adım attığında, yıllarca gömülü kalan sırlar su yüzüne çıkar. Artık ne topraklar güvenlidir, ne de kalpler. Staten, hem atalarının mirasını hem de Quinn’e duyduğu sevgiyi korumak için silahını bir kez daha kuşanacaktır.