Avery Graves, sıradan bir kasabada büyümüş, belki de sadece sessizce yaşamayı tercih eden bir kadındı. Fakat hayat onu öyle bir dönemece soktu ki, kısa sürede bir efsaneye dönüştü; dünyanın en saygın CIA ajanlarından biri haline geldi. Bu yeni rolü ona şöhretin yanı sıra sayısız tehlike, fedakarlık ve yalnızlık getirdi. Zor şartlar altında, hayatını tehlikeye atan görevlerde çalışırken, sevdiği kocası onun için bir sığınaktı. Ancak bir gün kocasının kaçırıldığı haberiyle tüm dünyası yıkıldı. Şimdi Avery, yalnızca profesyonel bir ajan olarak değil, aynı zamanda bir kadın, bir eş olarak da en büyük sınavını vermek zorundaydı. Teröristlerin tehditleri, ondan ülkesine ihanet etmesini istiyordu ve bu zoraki teklifi reddetmek, kocasının yaşamını tehlikeye atmak anlamına geliyordu. CIA’deki tüm güvenlik ağı ondan koparıldığında, Graves, yeraltı dünyasının derinliklerine inerek kocasını kurtarmak için kendi planını yapmaya başladı. Artık yalnız bir savaşçı olarak, tüm yeteneklerini kullanarak her türlü tehlikeyi göze alması gerektiğini biliyordu.