Gecenin karanlığında, sokaklar sessiz ve sakindi. Bir tek, uzaklarda duyulan bir kedinin miyavlaması vardı. Bu ses, sokakta yalnız başına yürüyen genç bir kadının kulağına çarptı. Kadın, derin bir nefes aldı ve yoluna devam etti. Kadın, iki farklı hayat yaşayan biriydi. Gündüzleri, sıradan bir iş kadını gibi görünüyordu. Ancak geceleri, profesyonel bir suikastçıydı. Bu sırrı, sadece birkaç kişiye biliyordu.
Kadın, bir gün hamile olduğunu öğrendiğinde, çok zor bir karar vermek zorunda kaldı. Kızının hayatını riske atmamak için, onu terk etmeliydi. Bu kararı, kalbini paramparça etti. Kızı doğduktan sonra, kadın ona Zoei adını verdi. Zoei’yi uzak bir köyde, güvende bir yerde büyüttü. Ancak kadın, her gün Zoei’yi özlüyordu.
Bir gün, kadın bir suikast girişiminin hedefi oldu. Bu girişim, bir grup suikastçı tarafından düzenlenmişti. Kadın, suikast girişiminden kurtulmayı başardı. Ancak suikastçılar, Zoei’yi kaçırdılar. Kızını kaçırıldığını öğrenen kadın, deliye döndü. Onu kurtarmak için, en özel becerilerini kullanmaya karar verdi.
Kadın, suikastçıların izini sürdü. Onları, karanlık bir sığınağa kadar takip etti. Sığınağın kapısını açtığında, Zoei’yi bir hücrede, zincirlenmiş halde buldu. Kadın, Zoei’yi serbest bıraktı. İki kadın, birbirlerine sarılarak uzun süre ağladı. Kadın, Zoei’yi güvende bir yere götürdü. Artık, onu asla terk etmeyecekti.