Şükran’ın hayatı, erken yaşlarda aldığı bir darbeyle şekillenmiştir. 10 yaşında geçirdiği kaza, onun sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal dünyasını da sarmıştır. Bedensel sınırlamaları ve ruhsal yaraları, yıllar boyunca onun peşini bırakmamıştır. Yetişkinliğe adım attığında, insanlarla kurduğu bağlarda hep bir boşluk, bir eksiklik hissetmiştir. Özellikle erkeklerle kurduğu ilişkiler, ardında silinmeyen izler bırakmış, Şükran’ı derin bir hayal kırıklığına sürüklemiştir. Kendi iç huzurunu bulma çabası, kadınlarla ilişki arayışıyla devam etmiş olsa da, bu da ona yalnızlık ve mutsuzluktan başka bir şey getirmemiştir. Şükran, zamanla yalnızlığını kabullenmeye başlamış ve hayatında her geçen gün daha da farklı bir insan olmaya yönelmiştir.